Kanser Sağlık

Kanser ile alakalı merak edilen tüm konular burada yer almaktadır.

Baş ve Boyun Kanserlerinin Belirtileri

Kanser, kötü huylu tümörlere verilen genel bir isimlendirme olup, günümüzde insan ölümlerinde ikinci sıraya yerleşmiştir.

Baş ve boyun kanserleri yerleşimleri bakımından dış ortama açık konumları ve direkt görünüm bulguları ile hastaların yakınmaları yanında, aynı zamanda psikolojik bozukluklarına da sebep olmaktadır.

Özellikle solunum, konuşma ve yutma gibi üç önemli fonksiyonu gören gırtlak kanserleri, ağız,dil, çene, geniz beuen içi yüz ve baş boyun kanserleri bunların başlıcaları arasında gelmektedir.

Son yıllarda artan çevre kirliliği, gıda eksiklikleri, gıdaların bozulmaması için kullanılan kimyasal maddeler,GDO' su ile oynanmış besinler, çevre kirliliği, sanayi atıklarının, asit dumanlarının doğal su kaynaklarını ve doğayı tahribi, sigara, alkol tüketimi, atmosferimizin kirlenmesi v.s. gibi nedenler insan sağlığı ve yaşamında olumsuz etkiler yapmakta ve sağlık problemlerine sebep olmaktadır.

Baş ve boyun kanseri gelişiminde risk faktörleri

Hastalığı engellemek için atılması gerekli olan ilk adım bireyi riskli konuma getiren çeşitli faktörlerin belirlenmesidir. Bilinen bazı risk faktörleri şunlarıdır:



Bireysel ya da yaşam stili ile ilgili faktörler



Yaş: Baş boyun kanserleri en sık 55 yaş üzeri insanlarda ortaya çıkar.



Cinsiyet: Baş boyun kanserine yakalanma riski bakımından erkekler kadınlara göre 4 kat daha fazla risk altındadırlar, ancak bu oran değişmektedir. İkinci dünya savaşından sonra sigara içemeye başlayan kadın sayısı artmıştır, bu nedenle günümüzde daha fazla sayıda kadında baş boyun kanseri teşhisi konulmaktadır.

Prostat kanseri nedenleri

Erkeklerde yaş ilerledikçe prostat büyümesi önemli bir sorun olarak göze çarpmaktadır. . Prostat şayet iyi huyluysa Plazma Kinetik Tur ya da standart TUR yöntemi ile tedavisi yapılmaktadır. 50 yaşını aşmış erkeklerde prostat büyümesi bir hayli fazla görülmektedir. Bu da kişinin hayat şartlarını, bir hayli olumsuz şartlar altında bırakıyor. Prostat büyümesi genel olarak iki şekilde görülüyor. Prostat büyümesi çoklukla iyi huylu olarak gerçekleşiyor. Bu iyi huylu büyüme kişinin kanser olmadığı anlamına geliyor. Kötü huylu büyüme ise iyi huylu büyümeye nazaran daha az gözlemlenen bir durumdur.

Prostat kanserinin belirtileri ve tanısı

Prostat kanseri erken dönemlerinde herhangibir belirtiye yol açmamaktadır. İlerlemiş prostat kanseri, idrar kesesi çıkımını daraltarak sık tuvalete gitmek ve zor idrar yapmak gibi işeme ile ilgili yakınmalar ile kendini göstermektedir. Bazen idrarda kan görülmektedir. Bunlar dışında başka organlara sıçradığında (metastaz yaptığında) bu organlara ait belirtiler ortaya çıkmaktadır. Prostat kanseri en sık kemiklere yayılmaktadır ve bu durumda kemiklerde ağrı veya kırıklar olmaktadır. Lenf bezelerine yayıldığında ise bacaklarda ve cinsel organlarda şişliklere (ödem) neden olmaktadır. Kesin tedavinin mümkün olduğu, ancak herhangibir belirtinin ortaya çıkmadığı, erken dönemde tanı koyabilmek için yılda bir kez prostata yönelik kan tahlili (total PSA) ve parmakla prostat muayenesi yapılmalıdır. Bu tarama işlemine 50 yaşından itibaren, akrabalarında prostat kanseri olanlarda ise 40 yaşından itibaren başlanması önerilmektedir.

Pankreas Kanseri Türleri

Pankreas Kanseri Türleri

İki tür pankreas kanseri vardır. En sık rastlanan pankreas kanseri, pankreas özsuyunu taşıyan kanallarda başlar. Bu tür pankreas kanserlerine ekzokrin pankreas kanseri denir. Daha nadir rastlanan pankreas türü ise, hormonları üreten hücrelerde başlar. Bu tür pankreas kanserine ise endokrin pankreas kanseri veya adacık hücre kanseri denir.
EKZOKRİN PANKREAS KANSERİ

Rezektabl (cerrahi müdahaleye uygun, ameliyat edilebilir): Eğer tümör alınabilir durumda ise, bu hastalığı tek iyileştirme şansı olan ameliyat yöntemi uygulanmalıdır. Ne yazık ki, tümörün tamamı cerrahi müdahale ile alınsa bile, çoğu zaman kanserin tekrarlaması söz konusu olabilir. Araştırmalar cerrahi müdahale sonrası verilen kemoterapi tedavisinin, kanserin tekrarlamasını 6 ay geciktirdiğini ve hastaların ömrünü uzattığını göstermiştir. Kemoterapi tedavisinde gemcitabine (gemzar) veya 5-FU kullanılabilmektedir.

Özofagus kanserinin görülme sıklığı

Özofagus kanserleri dünya genelinde tüm kanserler arasında 6. sırada yer almaktadır. Tüm kanserlerin yüzde 1,5–2'sini, sindirim sistemi kanserlerinin ise yüzde 5-7'sini oluşturmaktadır. Görülme sıklığının coğrafi bölgelere göre değiştiği bilinmektedir. Ülkemizde de özellikle doğu bölgelerinde fazla görülmektedir. Özofagus kanseri, 50–60 yaşlarında sıklık göstermekte, 30 yaşın altında seyrek (yüzde 0,2) görülmektedir. Erkeklerde kadınlara oranla yaklaşık 3 kat daha fazla rastlanmaktadır. Özofagus kanseri, hastaların yarısında yemek borusunun orta bölümünde, üçte birinde alt bölümünde, geri kalanında ise üst bölümünde yerleşmektedir. Yerleşim yerine göre uygulanan tedavi yöntemleri de değişiklik göstermektedir.

Karaciğer kanseri nedenleri ve risk faktörleri

Karaciğer kanserinin nedeni kesin olarak bilinmemekle beraber hastalıktan sorumlu olduğu ve riski çok arttırdığı düşünülen bazı hastalıklar veya maddeler mevcuttur. Bunlar hepatit B ve hepatit C virüsüyle sarılık hastalığı geçirip virüs taşıyıcısı olmak, Karaciğer kanseri, bu tür virüs infeksiyonları görüldükten yıllarca sonra ortaya çıkabilir. Hepatit virüsleriyle yakınmanız olmadan da hastalığı geçirebilirsiniz ve ancak kan testleri ile hastalığı geçirdiğiniz anlaşılabilir.

Lösemi (kan kanseri) nedir

Bir hastalık grubu olarak adlandırılan löseminin diğer adı kan kanseridir. Çünkü bu hastalıklar, vücuttaki tüm büyük kemiklerin iç kısmını döşeyen ve kan yapımını sağlayan kemik iliğinde gelişir. Diğer kanser türleriyle benzer özellikler gösterirler.

Lösemi bir hastalık grubu olduğundan birçok farklı tipi vardır. Fakat bütün lösemilerin ortak özelliği vücudu mikroplara karşı savunan lökositlerin (akyuvarlar) kontrol edilemeyecek düzeyde çoğalmasıdır. Bu lökositlerin kontrolsüz çoğalması sonucu bunlar vücudu savunamayacak hale gelir ve eritrosit (alyuvar) ve trombosit gibi diğer kan hücrelerinin görevini aksatmasına yol açar. Normalde 1 mm3 kanda 5 milyon eritrosit ve 4 bin ile 11 bin arasında lökosit bulunur. Lösemide ise lökosit sayısı 1 mm3 kanda 1 milyona kadar çıkabilir.

Löseminin belirtileri

Akut lenfositik lösemide çabuk yorulma, kanamalar, halsizlik, kilo kaybı, kemik ağrısı, eklem şişliği yakınmaları vardır. Yapılan fizik muayene sırasında lenf bezleri büyümüştür ve karaciğerle dalak büyümüştür. Eğer enfeksiyon varsa titreme, ateş, terleme görülür. Bu belirtiler bütün lösemi türlerinde görülür. Sinir sisteminde tutulum varsa kafa içi basıncı artmıştır. Akut myeloid lösemide de aynı belirtiler görülür. Fakat lenf bezlerinde büyüme daha azdır. Diş eti kanamaları sık görülür.

Tipik kronik lenfositik lösemide lenf bezlerinde belirgin büyüme vardır. Bakteriyel enfeksiyonlar sık görülür. Kronik myeloid lösemili hastalar doktora başvurduğunda genelde son 2-6 ay içinde bulgularda artma olmuştur.

Kalın bağırsak kanserinde tanı

Barsak sisteminin görüntülenmesi: Hastaya baryum içeren bir solusyonun makat yoluyla verilmesinden sonra röntgen filmlerinin çekilmesi işlemidir (barium enema). Baryum kolon ve rektumun görüntülenmesini sağlayarak doktorun tümörü veya diğer bir anormalliği tanımasını sağlar. Doktorun küçük bir tümörü görebilmek için bazen bağırsakları genişletmesi gerekebilir. Bu nedenle test boyunca dikkatli bir şekilde bağırsaklara hava verilebilir. Bu işlem "çift kontrast baryumlu film" olarak adlandırılır.

Kolonoskopi: Yine ışıklı bir tüp kullanarak kolonun tümünün incelenmesidir. Bu işlem bükülebilir bir sigmoidoskop ile yapılanla aynıdır fakat bu kez ışıklı tüp daha uzundur.

Meme kanseri aşamaları

Kanser tedavisini planlamak için, doktorun hastalığın evresini bilmesi gerekir. Hastalığın evresi, tümörün boyutu ve ne kadar yayıldığıyla ilgilidir. Evrelendirme, kanserin yayılıp yayılmadığını, yayıldıysa vücudun hangi bölgelerine yayıldığını öğrenmek için röntgen ve laboratuvar testlerini kapsayabilir. Meme kanseri yayıldığında, kanser hücreleri çoğunlukla koltukaltındaki lenf bezlerinde bulunur. Kanserin boyutu, çoğunlukla ameliyatla memedeki tümörün ve koltuk altındaki lenf bezlerinin alınmasına kadar bilinmez.

Evrelendirmeden sonra, kadın doktoruna aşağıdaki soruları sormak isteyebilir:

Ne tür bir meme kanserine sahibim?
Hormon reseptör testi ne gösterdi? tümör dokusunda başka hangi laboratuvar testleri yapıldı ve ne gözüktü?
Hastalık hangi safhada? Kanser yayılmış mı?
Bu bilgi, ne tür bir tedavi yada ilerde hangi testlere maruz kalacağıma karar verirken nasıl yardımcı olacak?

Meme Kanserinin Evreleri

Meme kanseri tedavi

Kanser olan kadınlar hastalıkları ve tedavi seçenekleri hakkında her şeyi öğrenmek isterler. Tıbbi bakımları hakkında alınan kararlarda aktif rol oynamaları gerekir. Hastalık hakkında daha fazla şey öğrenmek kadınların hastalıkla mücadele etmesine yardımcı olur. Ama ne kadar bilgi almak ve nasıl davranılacağı kişisel seçimlerle ilgilidir. Her kadın ne kadar bilmek istediğine kendisi karar verir.

Kanserin ilk tanısından sonraki dönemde yaşanan şok ve stres, doktora sorulacak soruları düşünmeyi zorlaştırabilir. Çoğunlukla randevudan önce soru listesi hazırlamak buna yardımcı olur. Doktorun ne söylediğini hatırlamak için kadının not tutması veya ses kayıt cihazı kullanımı için izin istemesi gerekebilir. Bazıları doktorla konuşurken aile üyelerinin veya arkadaşının da tartışmada yer almasını, not almasını veya dinlemesini isteyebilir.

Meme kanseri tedavisinin yan etkileri

Kanser tedavisi sağlıklı hücre ve dokulara da zarar verebileceğinden istenmeyen yan etkiler de görülmektedir. Belirgin yan etkiler, tedavinin tipi ve büyüklüğüne göre değişmektedir. Bunlar her kadın için veya aynı tedaviyi gören kadınlar için aynı olmayabilir. Aynı hastada, yan etkiler bir tedavi seansından diğer tedavi seansına değişebilir. Doktor, tedavilerin yan etkilerini ve ne yapılması gerektiğini size anlatacaktır.

Ameliyat

Ameliyat yerinde kısa süreli ağrı ve hassasiyet olabilir. Ameliyattan önce hastalar ağrının giderilmesi için doktorlarıyla konuşmalıdırlar. Her ameliyat az da olsa enfeksiyon, kanama ve başka problem riski taşıyabilir. Herhangi bir problem oluşan kadınlar doktorlarına başvurmalıdırlar.

Böbrek kanserinin teşhisi

Eğer böbrek kanserini düşündüren belirtileriniz varsa doktorunuz sizi detaylı bir incelemeye alacaktır. Fizik muayene yapılabilir. Aşağıdaki testlerden bir tanesi ya da birkaç tanesi istenebilir.

İdrar analizi: Laboratuvarda idrar içerisinde kan ya da başka hastalık belirtileri olup olmadığı açısından değerlendirilir.
Kan testleri: Laboratuvarda kan birçok madde açısından test edilir. Bunlardan özellikle kreatin, böbrek kanserinde önemli bir gösteridir. Kanserin teşhisinden çok böbrek alınmasının hastaya zarar verip vermeyeceğine karar verme aşamasında önemlidir. Böbrek yetmezliği durumlarında böbreğin değil tümörün alınması öncelik kazanır.
Ultrasonografi: İnsanlar tarafından duyulmayan ses dalgalarıyla çalışan özel bir cihazdır. Organlara gidip geriye yansıyan ses dalgaları bilgisayar tarafından algılanarak organların şekli belirlenir. Böbrek kanseri tanısında ultrasonografi başarılıdır ve önemli bir yer tutar.

Böbrek tümörü takibi

Böbrek kanseri operasyonlarından sonra 6 aylık takipler önerilir. Check up’lar sayesinde kanserin tekrar edip etmediği belirlenecek, genel sağlık durumunda herhangi bir değişiklik olursa erken fark edilmesi sağlanacaktır. Böbrek kanseri tekrar etme ihtimali olan kanserlerden bir tanesidir. Kontroller sırasında kan testleri, akciğer grafisi, böbrek tomografi ve ultrasonografileri kullanılır.

5 yıllık takip sonrası hastanın takip aralıkları genişletilerek yılda 1 takiplerle devam edilir. Bir böbreği kanser nedeniyle alınan ve tek böbreği kalan hastalarda, kalan böbreğin fonksiyonlarının korunması ekstra önem taşır. Genellikle uzun vadede kalan böbrek, bir miktar büyüme göstererek fonksiyonlarının artmasına ve diğer böbreğinde görevlerini yerine getirmesine olanak tanıyan değişikliklere rastlanmaktadır.