Kanser Sağlık
Kanser ile alakalı merak edilen tüm konular burada yer almaktadır.
Özofagus kanserinin belirtileri
Yutma güçlüğü
Kilo kaybı
Göğüs bölgesinde yanma ve ağrı
Kusma, gıdaların ağza geri gelmesi
Boyunda şişlik
İştahsızlık
Ses kısıklığı
Kanama
Öksürük ve boğulma hissi
Özofagus kanserinin tedavi yöntemleri
Özofagus kanserlerinde tedavinin seçimi öncelikle tümörün evresi ve yeri olmak üzere birçok faktöre bağlıdır. Ancak erken yakalanmış olgularda en etkili tedavi yöntemi cerrahidir. Sadece cerrahi tedavinin veya radyoterapinin yeterli olamayacağı bazı vakalarda kombine tedaviler düşünülebilir. İlerlemiş durumlarda cerrahi tedavi sadece hastanın beslenmesinin teminine yönelik olarak yapılabilir.
Tümörün yerleşim yeri de tedavinin seçiminde önemlidir. Genelde Özofagusun 1/3 alt bölümündeki tümörler cerrahi olarak kolay tedavi edilirler. Üst bölümdeki tümörlerin ise cerrahi şansı daha azdır. Erken lezyonlar cerrahi için uygunken çevre dokulara yayılım ve metastazlar cerrahi dışı yöntemlerin aranması gerektiren sebeplerdir. Lezyonun boyu, derinliği ve kitlenin total büyüklüğü tedavi seçimini yönlendirebilir çünkü 7–8 cm'den uzun tümörlerin komşu dokulara yayılma ihtimali fazladır. Diğer taraftan belirtilerin süresi de hastalığın evresi açısından önemlidir.
Karaciğer kanseri nedir?
Karaciğer kanserleri, organın kendi dokusundan çıkan kötü huylu tümörlerdir, tüm kanserler içinde daha az rastlanılan bir kanser türüdür. Erkeklerde kadınlara kıyasla daha yaygındır. Tanısı konmuş her 100 kanserden yaklaşık 1 tanesi karaciğer kanseridir. Bunların içinde ise en sık rastlanılanı hepatoselüler karsinom adı verilen türdür ve karaciğer kanserlerinin yaklaşık %90’ını oluşturur. Geriye kalanlar ise çoğunlukla karaciğer içindeki safra yollarından köken alan kolanjiyokarsinom adı verilen tümörlerdir. Karaciğerde en sık görülen tümörler metastazlardır. Metastaz başka bir organ veya dokudaki kanserin karaciğere sıçramasıdır. Karaciğere vücudun hemen her yerindeki kanserler sıçrayabilir.
Karaciğer kanseri belirtileri
Karaciğer kanseri olan birçok hastada erken dönemde herhangi bir belirti olmaz. Bununla birlikte karaciğer kanserleri genellikle karında şişkinlik, ciltte sararma, kaşıntı, karnın sağ üst kısmından başlayıp sırta vuran ağrı, ani kilo kayıpları, haftalar süren iştahsızlık, çok az yemek yenmesine rağmen yemek sonrası tokluk ve şişkinlik hissi, ateş, geceleri terleme genel sağlıkta ani kötüleşme, idrar renginde koyulaşma ve soluk renkli dışkı gibi sarılık belirtileriyle kendini gösterir. Bu sayılan belirtilerden çoğu ağır belirtiler olsa da karaciğer kanseri demek için ayırıcı belirtiler değildir çünkü tamamı enfeksiyon gibi başka bir durumdan da kaynaklanabilir.
Karaciğer kanseri tedavisi
Hepatoselüler karsinom (HCC) en yaygın görülen karaciğer kanseridir ve farklı tedavi seçenekleri mevcuttur. Hastaların en çok yarar gördükleri tedavi yöntemi cerrahi tedavidir. Tümörleri içine alacak şekilde karaciğerin bir bölümünün çıkarılması veya karaciğer nakli tedavi seçenekleridir. Cerrahisinde dikkat edilen geriye kalacak karaciğerin hastaya yetecek nitelikte ve boyutta olmasıdır. Cerrahinin uygun olmadığı tümörlerde veya bu büyük ameliyatları kaldıramayacağı düşünülen hastalarda kemoterapi, radyoterapi, tümörün yakıldığı yöntemler (ablasyon tedavisi) veya mikroküre ile nükleer tıp tedavileri uygulanabilir.
Diğer karaciğer kanseri tiplerinde tedavi
Karaciğerde en sık görülen tümörler metastazlardır. Karaciğer metastazları da aynı HCC gibi genellikle sessiz seyreder ve ancak ileri evrelerde ortaya çıkan belirtilerle tanı konulur.
Lösemi tipleri
Hangi akyuvar türü aşırı miktarda çoğalıyor ve kanserleşme gösteriyorsa hastalık o akyuvar adıyla tanımlanır. Mesela, lenfosit ( ya da lenfositik) lösemisi, akyuvarın bir çeşidi olan ve lenf sistemindeki lenf hücrelerini etkiler. Diğer tip ise myeloid lösemi denen, myeloblastların (olgunlaşmamış kan hücreleri) aşırı çoğalmasıdır.
Akut Lenfositik Lösemi: (ALL) Lenfosit, lenfoblast olarak adlandırılan olgunlaşmamış kan hücrelerinin dönüşümü ile oluşur. Lenfoblastlar bu kanser türünde çok fazla artmıştır. Bunlar, lenf düğümlerinde birikir ve şişliğe yol açar. Akut lenfositik lösemi, çocukluk çağında en sık görülen lösemidir.
Akut Myeloid Lösemi: (AML) Olgunlaşmamış kan hücresi olan myeloblastların aşırı çoğalması ile karakterizedir. Bu hücrelerin kemik iliğinde çoğalması sonucu kan hücreleri üretilemez ya da az üretilir. Bu hücreler üretilmezse enfeksiyonlar artar, kansızlık gelişir.
Lösemi nedenleri
Löseminin nedenleri arasında bazı faktörler gösterilse de henüz tam olarak nedeni bilinmemektedir. Tek yumurta ikizlerinde, Down senromlularda, fanconi anemisi olanlarda görülmesi, hastalıkta genetik faktörlerin, kromozom anormalliklerin rol oynadığını göstermektedir. Ayrıca iyonize radyasyona, benzen ve alkilleyici ajanlar gibi kimyasal maddelere maruz kalanlarda görülme riski artmıştır. Farelerde virüsler tespit edilmiştir fakat insanlardaki lösemilerde virüslerin yeri tespit edilememiştir. Özellikle kronik lenfositik lösemide ırk faktörünün önemli olduğu saptanmıştır. Beyaz ırkta fazla, sarı ırkta az görülmektedir.
Lösemi tanı
Lösemiden şüphelenilen her hastaya ilk basamak olarak hastanın hastalığı ve öz ve soy geçmişi hakkındaki bilgileri alındıktan sonra ayrıntılı bir fizik inceleme yapılmaktadır. Bu inceleme ile lösemide görülebilen hastalık belirtilerine bakılırken (kansızlık, anormal kanama bulguları, lenf bezlerinde büyüme, karaciğer ve dalakta büyüme) aynı zamanda enfeksiyonun ve lösemiye eşlik eden başka diğer bir rahatsızlığın da olup olmadığı araştırılmış olur. Fizik incelemeden sonra tam kan sayımı ile kan hücrelerinin (lökosit, trombosit, eritrosit) sayısal değerine ve periferik kan yayması incelemesi ile de kan hücrelerinin yapısal bir anormalliği olup olmadığına bakılır. Tam biyokimya analizi, viral serolojiler, koagülasyon incelemeleri, enfeksiyon araştırmaları hastanemiz bünyesinde gerçekleştirilmektedir. Elde edilen bulgular ile lösemiden şüphelenildiğinde kesin tanı için kemik iliğinden örnek alınır. Bu örneğin boyamasının mikroskopta incelenmesi ile lösemi tanısı konur.
Lösemi tedavisi
Akut Lenfoblastik Lösemi ve Akut Miyeloblastik Lösemi tanısı alan hastalara BFM kemoterapi protokolü uygulanmaktadır. Bu protokolde; yaklaşık ilk 6-9 ay yoğun bir tedavi uygulanmaktadır. Bu tedaviler ağızdan ve damardan verilen kemoterapi ilaçlarını içermektedir. Hasta bu dönemde hastanede yatarak tedavi aldığı gibi, tedavilerini ayaktan günlük olarak almaya da gelebilmektedir. Bu ayaktan tedavi aldığı dönemlerde, Ankara’da yaşıyor ise evinde kalabilmekte ya da LÖSEV’e bağlı Ankara dışı ailelerin mağdur olmalarını engellemek için hizmete geçirilmiş olan “Konak” adı verilen aile konaklama evinde kalarak tedavilerini devam ettirebilmektedirler. Yoğun tedavi sonrasında tedavi idame tedavisi ile devam etmekte olup, bu dönemde sadece ağızdan tedavi alan hasta kendi memleketinde tedavisini almakta 15 günde bir kan sayımı ve ayda bir hastane kontrolleriyle izlenmektedir. Akut lenfoblastik lösemide’de kız hastalarda tedavi yaklaşık 2 yıl, erkek hastalarda ise yaklaşık 3 yıl sürmektedir.
Kalın bağırsak kanseri
ABD'de her yıl 150.000'den fazla kişi kalın bağırsak kanseri olduğunu öğreniyor. Türkiye'de ise çok sağlıklı kanser kayıtlarının olmamasına rağmen orantısal olarak yaklaşık 30.000 kişinin kolorektal kansere yakalandığını tahmin ediyoruz. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Bilim Dalı olarak size bu konuda önemli olabilecek bilgileri vermeyi amaçladık. Bu bilgiler kalın bağırsak kanserinin belirtileri, tanısı, tedavisi ve bu hastalığın nedenleri ve nasıl korunulabileceğini içermektedir.
Kolon ve Rektum
Kolon ve rektum, sindirim sisteminin "kalın bağırsak" olarak adlandırılan kısmını oluşturur. Kalın bağırsakların yaklaşık 150-180 cm'lik üst kısmına "kolon", 15-17 cm'lik alt kısmına ise "rektum" adı verilir.
Kalın bağırsak kanserinde erken tanı
Kanser ne kadar erken tanınır ve tedavi edilebilirse o kadar iyi sonuç alınır. Bu özellikle kolorektal kanserler için daha önemlidir. Tedaviden en iyi sonuç hastalık yayılmadan yapılırsa alınır. Aşağıdaki önerileri yerine getirerek insanlar kolorektal kanserlerin erken tanınmasını sağlayabilirler.
Düzenli check-up'lar esnasında "rektal muayene" uygulanmasını isteyiniz. Bu muayenede doktor kayganlığı sağlayacak jel sürülmüş bir eldiven giyerek makattan parmağı ile muayene yapar ve rektumdaki anormallikleri saptar.
Kalın bağırsak kanserinin belirtileri
Kolorektal kanserler çeşitli belirtiler gösterebilirler. Aşağıdaki belirtilerin görülmesi durumunda kolorektal kanserden kuşkulanılmalıdır.
Dışkılama alışkanlıklarında değişiklik,
İshal veya kabızlık olması,
Gaitada bulaşmış kan görülmesi veya gaitanın katran gibi siyah bir renk alması,
Dışkı çapının incelmesi,
Genel mide yakınmaları (gaz, şişkinlik, ağrı veya kramplar),
Sıklaşmış gaz ağrıları,
Bağırsakların dışkılama sonunda tamamen boşalamamış gibi olma hali,
Nedeni bilinmeyen kilo kaybı,
Uzun süren halsizlik.
Bu belirtiler ülser, bağırsak iltihabı, hemoroid gibi diğer nedenlerle de olabilir. Belirtilerin hangi nedenle olduğuna doktorunuz karar verecektir. Bu belirtilerin görülmesi halinde doktorunuza başvurmalısınız. Doktorunuz bu belirtiler nedeniyle sizi bu konuda uzmanlaşmış diğer bir doktora gönderebilir (gastroenterolog gibi).
Kalın bağırsak kanseri tedavisi
Doktor her hasta için gerekli bir tedavi planı yapacaktır. Kolorektal tümörlerin tedavisi hastalığın boyutuna, yerleşim yerine, evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve diğer faktörlere bağlıdır.
Kanser hastalarının çoğu hastalıkları ve tedavi seçenekleri konusunda tüm bilgileri öğrenmek isterler. Onların sorularına en iyi cevap verebilecek kişi doktorlardır. Tedavi seçenekleri konusunda konuşulurken, hasta doktoruna hastalık hakkında yapılan çalışmalar (araştırmalar) konusunda bilgi isteyebilir. Bu çalışmalar "clinical trials (klinik araştırmalar)" olarak adlandırılır ve kanser tedavisinin daha iyi yapılabilmesi için gerçekleştirilmektedir.
Kalın bağırsak kanseri tedavi yöntemleri
Kalın bağırsak kanseri genellikle cerrahi, kemoterapi ve/veya radyasyon (ışın) tedavisi ile tedavi edilir. Biyolojik tedavi gibi yeni tedavi yaklaşımları ile ilgili çalışmalar sürdürülmektedir. Bir hasta için bu tedavi şekillerinden biri veya birkaçının kombinasyonu gerekebilir.
Cerrahi, kalın bağırsak kanseri için en sık kullanılan tedavi şeklidir. Ameliyatın tipi hastalığın yerine ve büyüklüğüne bağlı olarak değişir. Hastaların çoğunda bağırsakların bir kısmının alınması (partial colectomy) şeklinde bir yöntem uygulanır. Bu operasyonda cerrah kalın bağırsakların kanserli kısmı ile birlikte onun çevresindeki bir miktar sağlam dokuyu çıkarır. Cerrahi, sıklıkla erken evre bağırsak kanserlerinde gerekli tek tedavi şeklidir.
Kalın bağırsak kanseri tedavisinin yan etkileri
Uygulanan kemoterapötik ilaçların sadece kanser hücrelerini etkilemesini sağlamak zordur. Sağlıklı dokuların da zarar görmesi nedeniyle tedavi istenmeyen yan etkilere neden olabilir.
Kanser tedavisinin yan etkileri kişiden kişiye ve tedaviden tedaviye değişiklik gösterebilir. Doktorlar bu yan etkileri en aza indirmeye çalışırlar. Bu yüzden doktorun tedavi sırasında ve sonrasında oluşabilecek sağlık problemlerini çok iyi bilmesi gerekir.