AKCİĞER KANSERİNİN SİGARA DIŞINDA SEBEPLERİ

HAVA KİRLİLİĞİ

Hava kirliliğinin de akciğer kanseri için bir risk faktörü olabileceği ileri sürülmektedir. Bunun en önemli kanıtlarından biri, akciğer kanserinin hava kirliliğinin yoğun olduğu ülkelerde ve şehirlerde daha fazla görülmesidir.

Çeşitli araştırmalarda, hava kirliliğine sebep olan kükürt dioksit, azot dioksit gibi maddelerin sigara dumanındaki kanserojenik maddelerin etkilerini artırdıkları saptanmıştır. Dizel egzozuna ve petrol yanma ürünlerine maruz kalan kişilerde akciğer kanseri riski yüksektir.

MESLEKLER

Akciğer kanserinin bazı meslek sahiplerinde daha fazla görüldüğü eskiden beri bilinir. Meslekleri nedeniyle uranyum, arsenik, krom, nikel, kadmiyum, alüminyum, berilyum gibi maddelerle uğraşanlarda akciğer kanseri riski yüksektir.

ARSENİK

Arsenik toprakta tabiii olarak bulunur ve buradan içme sularına karışabilir. Arsenikle kirlenmiş suların içilmesi de akciğer kanseri riskini artırır. Sigara da içilmesi riskin katlanarak artmasına neden olur.

BESLENME

Sigara içen ve az miktarda sebze ve meyve tüketenlerde akciğer kanseri daha sık görülmektedir.

AKCİĞER HASTALIKLARI

Akciğerde harabiyete ve bağ dokusu artışına neden olan hastalıklar da akciğer kanseri için risk oluşturur. Bunlar içinde en önemlileri eskiden geçirilmiş olan tüberküloz (verem), zatürree ve fibrozistir. Kronik bronşiti olanlarda da kanser riski fazladır.

GENETİK FAKTÖRLER

Akciğer kanseri genetik bir hastalık olmamakla beraber, kansere yatkınlık sağlayan bazı özellikler vardır. Mesela, sigara içenlerin hepsi değil %1-15’i akciğer kanserine yakalanmaktadır.

Ayrıca, bazı ailelerde akciğer ve diğer kanserler daha sık görülebilmektedir. İzlanda’da 1955-2002 yılları arasında akciğer kanseri olan 2756 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada akciğer kanserli kişilerin kardeşlerinde bu hastalığın görülme riski 3.5 misli, çocuklarında 3 misli, hala, dayı, amca, teyze, kuzen gibi yakınlarında ise 2 misli yüksek bulunmuştur.

Son yıllarda yapılan araştırmalar, akciğer kanserinin ortaya çıkmasında genetik faktörlerin (onkogenler, tümör baskılayıcı genler ve DNA tamir genleri) çok önemli olabileceğini göstermektedir.